2015 yılında Ubisoft Montreal ve Toronto ortaklığı ile geliştirilip yayınlanan Rainbow Six Siege, gerek ülkemizde gerekse de dünyada en çok oynanan FPS PVP oyunlarından biridir. Sunmuş olduğu taktiksel oynanış, operatörlerin dengeleri değiştirebilen yetenekleri ve tamamen dikkate dayalı oyun yapısı sayesinde, hala gerçek anlamda bir rakibi bulunmuyor. Biz de sizler için bu oyun hakkında biraz konuşmaya karar verdik.
FPS Türünde Taktiksel Oynanış
Rainbow Six Siege temelinde aslında klasik bir FPS oyunu gibi gözükebilir. Fakat barındırdığı dinamiklerle benzer oyunlardan direkt sıyrılmaktadır. Öncelikle ilk göze çarpan kısmı operatörler, yani karakterler hakkında konuşalım. R6 iki grubun birbirine karşı savaştığı (terorist ve polis olarak düşünebilirsiniz), farklı oyun modlarında kazananın belirlendiği bir FPS oyunu. CS GO + MOBA demek belki biraz daha doğru olacaktır çünkü oyunun kemik yapısı operatörlere bağlı. Oyunda onlarca karakter var ve hepsinin kendine özgü saldırı veya savunma temalı yetenekleri mevcut ve aynı MOBA oyunlarında olduğu gibi, homojen dağılan grupların kazanabildiği bir yapı var.
Operatörünüzü seçerken dikkat edilecek birkaç durum var. Bunların başında sizin oyun içinde üstleneceğiniz rol geliyor. Savunma veya saldırı temalı olması farketmeksizin, seçtiğiniz operatörün hangi amaçla oyuna eklendiğine dikkat etmelisiniz. Çelik duvarları ve kapıları kırabilen, tuzak kurabilen, kamera yerleştirebilen, görünmez bombalar yerleştirebilen, kalkan görevi görebilen gibi saymakla bitmeyecek özelliklerde karakterler mevcut. O yüzden oyuna girerken kararınızı iyi vermeli ve o operatörün gerektirdiği gibi oynamalısınız.
Çevresel Etkilere Odaklanın
Rainbow Six Siege’de oyunun yapısını değiştiren diğer bir faktör de tüm çevrenin neredeyse hasar görüyor olması. Bazı zeminler hariç silahlarınız veya teçhizatlarınız ile etrafı mermiyle delmeniz, parçalamanız veya bombanız yardımıyla yeni bir kapı yaratmanız mümkün. Üstelik bunu sadece tek bir kat olarak düşünmeyin. Alt katta bekleyen düşmanızı eğer duyuyorsanız, ruhu bile duymadan ona sürpriz yapmanız mümkün. Sadece etrafın kırılabiliyor olması değil, odalara girişlerin farklı yolları olması da büyük bir artı. İsterseniz pencerelere sarkarak içeriyi gözetleyebilir ve bir sis bombası attıktan sonra saldırıya başlayabilirsiniz. Rainbow Six Siege sizi kesinlikle bir film sahnesindeymiş gibi hissettirecek.
Tabii tüm bunları ellerinizle yapmıyorsunuz. Oyundaki sayısız silah çeşidinden istediğinizi seçebilir, onda ustalaşabilir ve en önemlisi de özelleştirebilirsiniz. Her silahın sunmuş olduğu geliştirme seçenekleri ile (dürbün, susturucu, şarjör gibi) istediğiniz opsiyonlarda ekipmanlarınızı ayarlayabilirsiniz. İster yakın ister uzak mesafe olsun, tüm operatörlerinizi önceden donatmak ve mümkünse tüm silah çeşitlerinde az da olsa ustalaşmanızı öneriyoruz.
Rainbow Six Siege oynamak istediğinizde karşınıza iki seçenek çıktığını da hatırlatalım. İsterseniz herhangi bir puan kaybı korkusu olmadan standart oyun modunda oynayabilirsiniz. İlk birkaç saatte burada oynamanız önemli çünkü emin olun R6 ‘e alışmanız biraz zaman alabilir. Ardından belli bir seviyeye ulaştıktan sonra Sıralama (Ranking) moduna girebilir ve oyunun gerçek zevkini tadabilirsiniz.
Tamamen Türkçe içeriği sayesinde ülkemizde de severek oynanan Rainbow Six Siege, başlangıç içeriğini çok ucuza Uplay veya Steam üzerinden alabilirsiniz. PC, Xbox One veya PS4 sahibiyseniz, MMORPG Türkiye olarak kesinlikle denemenizi öneriyoruz.
- İşlemci:
Intel Core i3 560 @ 3.3 GHz veya AMD Phenom II X4 945 @ 3.0 GHz
- Bellek:
6 GB RAM
- Ekran Kartı:
NVIDIA GeForce GTX 460 veya AMD Radeon HD 5870 (DirectX-11 destekli ve 1GB VRAM)
- Depolama:
71 GB ve fazlası